KADIN KADIN
Kadın dedin mi yavruya ilk nefes, yuvaya neşe, kocaya yoldaş, dosta sırdaş, en güvendiğin kardeş..
Ne güzel özetlemiş Nazım;
Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim,
Hayat arkadaşımdır.
Çocuktan sonra şımarmanın en çok yakıştığı, renklerin her tonunu kendinde harmanlayan, hayata düzen katan .. Gaia (doğa ananın) bir yansıması.
Benim de başımı okşayan, hastayken ağlayan, karnımı doyuran, beni giydiren, geleceğimi düşünen, gözümün içine bakan, salt iyiliğimi isteyen, evlatları için kalbi ağzında, eşi için onun yolunda bir kadın vardı hayatımda. Biliyorum kadın ne demek çünkü var hala karşılığı hayatımda.
Bunca derin kim anlayabildi onlardan başka duygularımızı? Kim güzelleştirmek istedi bu dünyayı onlardan çok?
Avrupa’ya çevirsen yüzünü daha bağımsız, pek çok derdi kendiyle ilgili kadınlar. Peki ya Ortadoğu kaderi?
Baskılara boyun eğen, savunmasız, yaşamdan ziyade ölmemek kaderi olan kadınlar!
Nefsin kılıfları içinde ağızdan düşmeyen kadınlar.. Kadının ayağının altında olan cennet şimdi onlar için hapsedilen esamesi okunmayan kadınların sınav yaratmaması ve erkeğin bu yoklukla cennete gidecek avuntusu. Onu da mı çaldınız?
Sırtında bebesi, evde köle beklentisi.. Bu mu tatmin eder insan gibi yaşayanı? Gülmesi yasak, sesi haram, görünmesi sakıncalı kadınlar mı mutlu ediyor sizi? Öyle bir anneyle olmak mutlu eder miydi mesela çocuk halinizi?
Onları tehlikeli görmekle hangi günahlarınızı maskeliyorsunuz? Onların kanadı olmanın gururunu, kafes olmanın tatminine mi yeğ mi ediyorsunuz?
Bu baskılar, katledilen ve adaletin bile savunmadığı kadınların sonucu artık mskulem, erkek gibi davranan genç kadınlar. Çünkü toplumlar onlara erkek gibi kadın olmayı, naif olursa hafif görünmeyi, kimliksizliğin daha güvenli olduğunu salık veriyor.
Öldürülen, tecavüze uğrayan, yaşam hakkı gözetilmeyen, yaftalanan kadınlar varken sizce tehlikeli olan onlar mı?
8 Mart kadınların haklarının sembolü olsa da kimse bu güne özel sığınamaz yarattığı ve yaşattığı gerçekliğin ardına.
Nasıl ki erkeklerin hakları basbas konuşulmuyorsa bu toplumda bilinmelidir ki kadınların da hakları konuşulmalı! Çünkü bu doğuştan gelen ve kimsenin sözüne, aklına gerek duymaksızın verilen varoluş hakkı.
Hiçbir kadına aşık olmamış, varlığına sığınmamış, hayatta oluşuna şükretmemiş her tavır, ya zihinsel hastalık yada günah örtme biçimidir.
Kadına belirli inanç, yaşam tarzını hak gören bireyler öncelikle insanlığın cinsiyete bağlı olmadığını kavramalı.
Unutmayınız, eleştirdiğiniz bu yeni nesil sizin eseriniz.. Kadın dediğin yaşamın kaynağıdır. Kaynağı kesemezsiniz!
Mutlu, sevilen, övülen, görünen kadınların yetiştirdiği aydınlık yarınları bekliyoruz. Gelecek biliyoruz..
Ve bizler bu dünyanın aydınlık yüzü olarak bu sözleri yalnızca bugüne özel yazılarda değil, her yer, durum ve olaylarda dile getireceğiz.
Ne kadar eleştirilse de kendi açımdan şunu söylemek isterim ki ;
KADINLAR ÇİÇEKTİR “ANNEMDEN BİLİYORUM”